İstanbul'a kar değil aşk yağıyor...



İstanbul'a öykü yağıyor.

Öyküde bir adam,

Galata’da bir kafede çay içiyor. Yıllar sonra ilk kez geldiği bu şehirde bir kış günü ayrıldığı aşkını hatırlıyor. Hatalıydım ama o gün kar yağsaydı belki de ayrılmazdık diye düşünüyor. Tanıştıkları o karlı gün, kızı düşünce tutup kaldırmıştı ya kolundan, belki o günün hatrına yüreğimi ayazda bırakmazdı diye bir iki damla gözyaşı akıtıyor.

İstanbul'a kar değil, öykü yağıyor.

Öyküde bir kadın,

Elinde örgüsü dışarı bakıyor. Kendisini karların üstüne bırakan çocuğu görünce gülümsüyor. Yıllar önce karlı bir günde, okulun girişinde düştüğü günü hatırlıyor. Kolundan tutup kaldıran eski sevgilisi aklına geliyor. Ayrılalım dediğimde “gitme” deseydi keşke, diye içinden geçiriyor. Bir daha öyle sevmediği gerçeğiyle yüzleşince bir iki damla gözyaşı akıtıyor.

İstanbul’a kar yağıyor

İstanbul’un her yanına kardan sebep aşklar dağılıyor.

Kimileri tekrar düşmeyi,

Kimileri düşünce kaldıracağı birilerini hayal ediyor.

Kar, öykü oluyor.

Aşkı kardan olanların öyküsü eriyip gidiyor. 


Yorumlar

Popüler Yayınlar