Teşekkürler hayata ve tüm sevdiklerime...
Ve bir yaş daha büyüdüm
Bu zamanı gelmiş
bir teşekkür, hayata, aileme, dostlarıma, tüm sevdiklerime…
Yaş otuz beş!
Yolun yarısı eder diyor Cahit Sıtkı Tarancı.
Yolun yarısına
daha gelmemiş olsam da merdiveni dayadım, birkaç sokak ötede beni bekliyor.
Bu yaşa kadar
neler olduğunu düşündüm de… Büyüdüm,
olgunlaştım, törpülendim, kırıldım, kırdım, sendelim ama devrilmedim, sevdim,
sevildim, kaybettim, yeri geldi buldum, yeri geldi bulamadığıma sevindim,
inandıklarımdan vazgeçmedim, değerlerimden taviz vermedim, sevdiklerimi
çoğalttım, otuz yaşını geçince iyice bir
sakinledim, duruldum, dinginleştim ama bir yanımı hep deli, hep çocuk
bırakabilmeyi becerdim.
Bundan sonrası
gerçekten yolun yarısı mı olacak, yarısından sonra hayat ne getirecek, beni
nasıl değiştirecek bilmiyorum, kimsenin bilmediği gibi. Ama bildiğim tek şey bu
yaşa gelene kadar hayatıma değer katan, hayatımı anlamlandıran insanlara
kocaman bir teşekkür borçlu olduğum...
Hayat… Upuzun
bir tren yolculuğu… Bazen garip, bazen neşeli, bazen hüzünlü, bazen eksik,
bazen fazla... Birden çok istasyonda inenler, inenlerin yerine gelenler,
inenlerin yerini doldurmaya çalışanların olduğu yolculuk. Ben bu yolculuğu, ölüm
istasyonlarında mecburi inenleri saymazsak en muhteşem haliyle yaşayanlardanım.
Gidenlerim olmadı hiç, ailemden, dostlarımdan; terk edenlerim olmadı hiç
sevdiklerimden. Yolculuğuma değer katanlara olan minnetimi, onlara olan sevgimi
anlatacak hiçbir sözcük yok aslında. Ama yine de kendimi en iyi yazarak ifade
edebildiğim için ve söz uçup yazı her ne olursa olsun kaldığı için, onları ne
çok sevdiğimi anlatan yazılı bir kayıt olsun istiyorum.
Dostlarım;
Esra… Yıl 1994.
Lise sıralarından, bugünlere. Off neler yaşamadık ki, neler atlatmadık ki, ne
dedikodular, ne ergenlik krizleri, ne cevabı olmaz soruları birbirimize sorup
durmadık ki. Hep özeldin, hep öyle kalacaksın. Mesafelere, hayata, krizlere,
zaman zaman küskünlüklere direndik biz seninle. Ama her şey, yaşadığımız her
şey, gülüşlerimiz, kahkahalarımız, gözyaşlarımız, isyanımız, şükrettiklerimiz,
beraberken yaşadığımız her şey o kadar çok ve o kadar gerçek ki, o yüzden
birbirimizden vazgeçmeyişimiz. En azından ben senden hiç vazgeçmedim
kahkahasını sevdiğim, kendini ayrı sevdiğim insan. Değil bir 20 yıl, beraber
nice uzun yılları devirmek dileğiyle. Seni seviyorum ve sen bunu biliyorsun.
Merve… Yıl 1997.
Üniversite sınavı denen saçmalığın hayatıma kattığı değer, güzel insan. Beni
ilk gördüğünde bana gıcık olduğunu, beni çok ukala ve soğuk bulduğunu
söyleyebilecek kadar dürüst insan. Hayatımda bir örneği daha olmayan güzel
dostum, en vefalım, en kırılganım, en temiz kalplim o benim. Hep koşturmaca
içinde geçen iş hayatım yüzünden onu uzun süre arayamadığımda beni arayıp “Bak
gerçekten bir daha aramayacağım seni” diye sitem edip telefonu kapatan, sonra
dayanamayıp “Seni çok seviyorum.” diye mesaj atan bambaşka bir yürek. Onunki
kadar temiz bir kalbin içinde yerim olduğunu bilmenin mutluluğu ile yaşama
şansı veriyor bana. Sana hiç söyledim mi bilmiyorum Merve’m ama seni çok
seviyorum. Hep yanımda ol, hep yanında olayım, her istasyonda…
Özgür ve Yavuz…
Yıl 1998. Üniversiteye ilk senede girememenin bana kazandırdığı, hayatıma
kattığı muhteşem adamlar. Onlar en
güvendiklerim, hep yanımda olanlar, sendeleyip düştüğümde kolumdan tutup
kaldıranlar, iyi gün değil kötü gün dostu olanlar. Onlar hayatta hiç
kimseye değişmeyeceklerim. Hayatımda, sürekli dırdır, vırvır, mırmır ettiğim ve
bana sonsuz bir kredi açmış canlarım onlar.
Sessiz kaldıklarında en çok kırıldıklarım, seslerini duyduğumda içimin
coştuğu ayrılmaz ikilim onlar. Her ikisi, ne
kadar birbirinden farklı karakterler de olsa, her halleri, her sözleri ile kabul
ettiklerim, çok sevdiklerim. Kaybetmekten en çok korktuklarım onlar. Mutlu
olduklarında mutlu olduğum, mutsuzluklarını gördüğümde dünyayı yakabilecek
kadar sevdiklerim onlar. Hep yanımda olun, aramıza bir gün mesafeler de girse siz hep iyi
olun, mutlu olun, iyi olduğunuzu mutlu olduğunu bileyim her istasyonda… Beni
hatalarımla, eksiklerimle kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Çok seviyorum
sizi.
Simay… Yıl 2003
Üniversite hayatının hayatıma kattığı en özel insan, kardeşim, dostum… İlk 1999 yılında tanıştık onunla. Merhaba ve günaydından öte değildi ilişkimiz. Yurt
dışına gidip uzun bir aradan sonra döndüğümde bıraktığım yerdeydi. Ön
yargılarımı yıkan insan. Onu ilk tanıdığımda, bir gün onu kalbimin baş köşesine
oturtacağımı asla düşünmemiştim. Evini evim bildiğim, yüreğimdeki her şeyi
sonuna kadar açmaktan korkmadığım, benim yüreğimdekini kendi yüreğindeki gibi
koruyacağından emin olduğum, akıl danıştığım, bu garip ve zor yolculukta herkes
gibi bazen süngüm düştüğünde kolumdan tutup kaldıran süngümü elime verip, hep
ne kadar güçlü olduğumu hatırlatan kocaman yürekli dostum, kardeşim o benim.
Bana teyze olmanın güzelliğini ilk kez yaşatan, hayatıma kendi kadar güzel kızı
Cemre’yi ve arada birbirimizi yesek de ağabeylik yapan eşi Cem’i katan mucizem
o benim. Bana Kübük dediğinde, iyi ki hayatımda varsın deyip şükrettiğimsin
Simayım. Hep yanımda ol, olduğun yerde kal, kımıldama hiç. Sana seni sevdiğimi
çok söyledim ama bir kez daha seni seviyorum.
Sezen…
Üniversitedeyken ayrı, şimdilerde daha ayrı sevdiğim insan. Yanında her türlü
delirebildiğim, şımarabildiğim, her halimi gayet olağan karşılayan çünkü
kendisi de en az benim kadar deli olan :) müthiş insan, canım dostum. Beraberken
neredeyse hep güldüğümüz, ciddi konuşmaların sonunu kahkahalara bağladığımız,
yanında her şeyi boş verdiğim, koy verdiğim, kafasını kapıdan uzatıp ben geldim dediğinde, ruhumu renklendiren özel mi özel, güzel mi güzel insan. Seni
seviyorum Sezenimooo, beraber her istasyonda, trende, vapurda, orada, burada
kimseyi takmadan delirmeye devam edelim olur mu? Seninle gülmek kadar güzeli
yok.
Bu kadar mı?
Elbette değil, üniversite hayatı bana çok güzel insanlar kazandırdı.
Ali, Ayşe,
Gökhan, Gülşah, Hamza… Gülşah duymasın ama istediğimiz kadar sık görüşemesek de biliyorum oradasınız. Ve sizlerle
hayatı paylaşmak çok güzel. Hep Kübü’nüz olarak kalmak istiyorum. Kaybolmayın
bir yere çünkü daha çok şenlikli sohbetlerimiz, Hamza ile Gökhan’ın
takılmalarına gülüşlerimiz olacak. Seviyorum sizi.
Aslı Bilgiç, Başak,
Esra, Çiğdem, Zehra, Gözde; Nilay, Nazlı, Aslı Aytaç ve daha niceleri… Hayat
koşuşturmasında uzaktan takip etmek zorunda kalsam da, hayata bakışları,
duruşları ile işte benim böyle arkadaşlarım var demekten gurur duyduğum
insanlar. Seviyorum sizi.
Çiğdem Akça…
İngiltere’de tanıştığım, zaman zaman kopsak da hayatımın en önemli
dönemlerinden birini beraber geçirdiğim güzel insan. Okyanusa karşı çok efkârlanmış
olsak da, bir o kadar da eğlendik seninle be! J
Sen kızsan da benim hep Çiçommm olarak kalacaksın. Yağmurlu ülkeden bana kalan,
yüzü hep güneşli insan, seviyorum seni.
Salih ve
Maria… İngiltere’de tek göz evi, okul, iş
sonrası yorgunluğu paylaştığım, sarımsaklı yoğurtlu makarna yemeyi dünyanın en
güzel keyfi haline getirebildiğimiz, 20’li yaşlarımızın başında en heyecanlı,
en deli, dünyanın gerçeklerinden en habersiz olduğumuz dönemlerimizde
birbirimize sırt verdiğimiz dostlarım. Şimdi siz hala dünyanın bir başka
köşesinde olsanız da, bilin ki beraber yenmiş bir tabak makarnanın 40 değil,
400 yıl hatrı var. Biz beraber kaç tabak makarna yedik dersiniz? J Allahtan yüreklerimiz
arasında mesafeler ve sınırlar yok. Love
You Maria & Salih.
Nesli... İngiltere'den dönmek üzereyken son dönemeçte tanıştığım ve son bir yılı muhteşem kılan insan. Hala aynıyız, hala birlikte, hep olmasını ümit ettiğim gibi. O şimdi hak ettiği kadar muhteşem bir aşkın kollarında. 14 Ağustos'ta yine ve hep olmak istediğim gibi yanında, düğününde olacağım için çok mutluyum. Ne güzel gencecik ve hayatın bizi nereye sürükleyeceğini bilmediğimiz dönemlerden şimdi mutlu ve huzurlu olduğumuzu görebildiğimiz günlere varabilmek, dost kalabilmek ve hala birbirimize kuzummm diye seslenebilmek.( Buraya 14 Ağustostan sonra senle düğününde çekileceğimiz güzel bir foto gelecek :) Hep mutlu ol, hep neşeli ve dünyanın bir başka ucunda da olsan hep benim kuzum kal :)
Nesli... İngiltere'den dönmek üzereyken son dönemeçte tanıştığım ve son bir yılı muhteşem kılan insan. Hala aynıyız, hala birlikte, hep olmasını ümit ettiğim gibi. O şimdi hak ettiği kadar muhteşem bir aşkın kollarında. 14 Ağustos'ta yine ve hep olmak istediğim gibi yanında, düğününde olacağım için çok mutluyum. Ne güzel gencecik ve hayatın bizi nereye sürükleyeceğini bilmediğimiz dönemlerden şimdi mutlu ve huzurlu olduğumuzu görebildiğimiz günlere varabilmek, dost kalabilmek ve hala birbirimize kuzummm diye seslenebilmek.( Buraya 14 Ağustostan sonra senle düğününde çekileceğimiz güzel bir foto gelecek :) Hep mutlu ol, hep neşeli ve dünyanın bir başka ucunda da olsan hep benim kuzum kal :)
Nihan… Aynı ana
babadan olmasak da kız kardeşim. İş hayatının insana katabileceği en güzel, en
özel insan. Bazen abla olduğum, bazen akıl aldığım kalbimin köşesi iyi ki
varsın.
Daha yazamadığım
daha onlarca insan var. Onlar bendeki yerini elbette biliyor.
Ve elbette ailem;
Annem, iyi ki
varsın, iyi ki senin kızınım, öğrettiğin her şey için, her zaman arkamda
durduğun için, bana hep inandığın için teşekkür ederim ve elbette beni çektiğin
için. Başka kim çekebilirdi benim yazma, okuma buhranlarımı J
Babam, idolüm,
her şeyim, uzaklarda olsan da hayatın bana verdiği en büyük şanstı senin gibi
bir adama “babam” diyebilmek ve senin gibi bir insan tarafından çok sevilmek.
Kardeşlerim;
Keremim, “Ruhum” bellediğim; Ebrarım, “Ömrüm” bildiğim. Bir gülüşleri için
dünyayı verebileceğim, üzüntüleri için dünyayı yakabileceğim, hayatımı anlamlı
kılan tek gerçeğim onlar… Kol kola, sırt sırta hiç kırmadan, bugüne kadar hiç
kırılmadan ömrümü paylaştıklarım... Onlar gibi kardeşlere sahip olduğum için ne
kadar şükretsem yetmez. Hep birlikte nice uzun yıllarımız olsun. En mutsuz
günleri bile, varlıklarıyla benim için mutlu kılabilen tek insan onlar. Umudum,
geleceğim, ruhum, ömrüm onlar… Çok
seviyorum sizi, hem de çooook miniklerim.
Gizemim… Mucize
gibi geldin. Önce Kerem’in hayatına sonra benim hayatıma. Ne güzelmiş bir kız kardeş
sahibi olmak. Ne güzelmiş zarif, ince düşünceli, hep gerçekçi bir dost
kazanmak. Kuzum iyi ki geldin, iyi ki varsın.
Kocaman bir
ailem olduğu için çok şanslıyım. Ve herkese bir teşekkür borçluyum. Beni,
geleceğim deyip gidemememe, birçoğuyla çok sık görüşemiyor olmama rağmen hep
aynı sıcaklıkta kucakladıkları, olduğum gibi kabul ettikleri için başta
kuzenlerim olmak üzere ( neden isimlerini yazmıyorum, kocaman bir aileyiz dedim
ya J) herkese teşekkür
ederim. Varlığınız hep güç ve huzur verdi, verecek. Sizi çok sevdiğimi
bildiğinizi biliyorum.
Teyzelerim,dayılarım,amcalarım,halalarım dualarınızda olduğumu biliyorum.Hep arkamda, yanımda, olduğunuzu bilmek ne büyük bir güven,ne büyük bir zenginlik.Kiminizin
kara böceği,kiminizin Kübişi, kiminizin Küboşu olmaktan o kadar çok mutluyum ki.
Teşekkürler hayat, bu muhteşem insanları bana getirdiğin için
Teşekkürler hayat, seviyorum seni diyebileceğim onlarca insanla yolumu kesiştirdiğin için
Teşekkürler hayat, her türlü saçmalığına rağmen bana, sana tahammül edecek gücü veren insanları da verdiğin için
Teşekkürler hayat, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, yüksek lisans her nerede ne sebeple olursa olsun karşıma güzel insanlar çıkardığın için
Teşekkürler hayat, bana vicdanlı, yürekli, herkes için adalet isteyen, ön yargısız, vazgeçmeyen, başkalarının hakları için savaşacak kadar kudretli dostlardan, arkadaşlardan oluşan bir dünya bahşettiğin için...
Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler...
Teşekkürler hayat, bana vicdanlı, yürekli, herkes için adalet isteyen, ön yargısız, vazgeçmeyen, başkalarının hakları için savaşacak kadar kudretli dostlardan, arkadaşlardan oluşan bir dünya bahşettiğin için...
Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler...
25.07.2014
Ayy ağlattınız beni bende sizden çok şey öğrendim çok akıl aldım uyguladım uygulamadım orası malum iyiki varsınız iyi doğdunuz ;)
YanıtlaSil