Oysa beklemişti kadın...



Dışarıda yağmur yağıyordu ve uzaktan bir keman sesi geliyordu.  Kadın saatlerdir önünde duran kahve fincanına, adam boş sokağa bakıyordu.

Ne güzel çalıyor, dedi kadın.
Ellerini niye saklıyorsun, diye sordu adam.
İçmek istemiyorum, dedi kadın.
Evlendin mi?
Türk kahvesi sevmediğimi unutmuşsun, dedi kadın.
Peki, ne zaman evlendin, diye sordu adam.

Dışarıda yağmur yağıyordu ve uzaktan bir çocuğun ağlama sesi geliyordu. Kadın bacaklarının altına sıkıştırdığı ellerine, adam kadının masaya damlayan gözyaşlarına bakıyordu.

Hani çok seviyordun, bekleyebilirdin, dedi adam.
Çok üşüdüm, dedi kadın.
O mektubu neden yazdın. Neden yetiş dedin.
Çok üşümüştüm.
Bir gün döneceğimi biliyordun.
İnanmadılar bana, dedi kadın.
Kim, diye sordu adam.

Dışarıda yağmur yağıyordu ve bir ambulans geçiyordu yoldan. Kadın “o günü" hatırladı. Adam kadının titremeye başlayan bedenine baktı.

Üşüyor musun, diye sordu adam.
Üşümüyorum artık, dedi kadın.
Kim o adam?
Üşümüyorum artık!
O çok üşüyen parmaklarını benim gibi ısıtabiliyor mu, öpüyor mu, diye sordu adam
Üşümüyorlar artık! dedi kadın.

Dışarıda şimşek çakıyordu ve bir kedi ağlıyordu korkudan. Adam kadının masaya koyduğu ellerine baktı. Kadın adamın irileşen göz bebeklerine…

Parmaklarınnn! diye bağırdı adam.
Kızmıştım onlara, dedi kadın.
Ama parmakların ama!
Gelecek, dönecek, hatırlatmayın, üşümeyin dedim.
Boynunu büktü adam.
Sana keman çalamayacak olsam da sever misin beni dedi kadın.
Bıçağı eline sapladı adam!

Ve aşk kan kokar bazen...



Yorumlar

Popüler Yayınlar