İran Sineması ve Doğuşu 1. Bölüm
Popüler kültürün bir parçası olması
ve sanatsal yönü dışında, sinema, bugün toplumsal belleğin oluşmasında, sonraki
nesillere aktarılmasında en etkin ve en önemli görevlerden birini üstleniyor.
Nitekim sinemayı tarihe tanıklık eden ve bunu kitlelerin hafızasına kazıyan bir
mecra olarak ele aldığımızda, onu, bir ülkenin kültürel, siyasal değişiminden,
sosyokültürel şartlarından bağımsız düşünmek doğru bir yaklaşım olmaz.
Özellikle de İran Sineması gibi her türlü baskıya, devrime, savaşlara rağmen
mücadelesini sürdürüp, kendine özgü bir sinema yaratarak zafer kazanmış,
bununla kalmayıp sinemasını tüm dünyaya kabul ettirmiş, dünyaya sinema ihraç
etmeyi başarabilmiş bir ülkenin geçirdiği değişimlerin sinemaya yansıması bu
noktada çok daha fazla önem kazanıyor. Hatta bu varolma mücadelesinden artan
kalan kadınların, çocukların, ailelerin hikâyeleri İran Sinemasını bugünkü
konumuna taşıyan en önemli sebeplerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Hollywood sinemasının bugün tüm
dünyadaki hâkimiyetine ve filmler için ayırdıkları astronomik bütçelere rağmen,
bugün kendine yadsınamayacak bir takipçi ve izleyici kitlesi oluşturma başarısı
göstermiş az sayıdaki sinemalardan biri olarak İran sineması bunu, Neslihan
Acu’nun ifadesiyle “Bütçesi küçük ama insanlığı büyük, samimi, dürüst filmler”
yapabilmesine borçlu. Yıllardır sayısız film festivalinden ödülle dönen İran
filmlerinin, gerçek ya da gerçek olmasa da her an birimizin başına
gelebileceğini bildiğimiz hikâyeleri, hayatın içinden yalın ve gerçekçi
anlatımı, sinemanın genel olarak eğlendirici kimliğinden sıyrılıp insanı
sorgulamaya, düşünmeye sevk eden hatta vicdan geliştirmesine, empati kurmasına
yardımcı olan duruşu bugün bulunduğu noktada olmasının sebepleri olarak
karşımızda duruyor. Bu bağlamda “İran sinemasının, siyasal düzeyde Batı
ülkeleriyle yaşanan krizlere, Hollywood sinemasına karşı eleştirel duruşuna,
ekonomik ve toplumsal açıdan sahip olduğu kısıtlı imkânlara rağmen kazandığı
başarılar, alternatif sinema açısından çok önemli bir olgudur.” (Çağlayan’ın
çalışması, (Yazgıç, 2005’den alıntı))
İran filmlerinin birçok
festivalde kazandığı başarıyı ülke içinde takdir edenler olduğu kadar,
festivalde ödül kazanan filmlere itibar etmeyenler de var. Festivale katılan
filmler halkın ilgisini çekmediği gibi filmlerin “Farsi film” ve “Batıcı,
avangard, festivallik” filmler şeklinde ayrılmalarına da sebep
olmuştur. (Aktaş, 2005, s.164)
“Yani, Yeni İran Sineması
kendi ülkesinde misafir pozisyonunda kalmaktadır. Bununla birlikte festival
jürilerinin beğenisi esas alındığından, ülke aleyhine film çekildiği,
İran’ın kırsal ve varoş kesiminin fakir yaşamları anlatılarak ülkenin imajının
zedelendiği, önceki yönetmenler taklit edilerek İran sinemasının kendini tekrar
etmesine sebep olunduğu gibi eleştiriler de sıklıkla dile getirilmektedir. Bu
noktada, Batı'nın beğendiği ve ödüllendirdiği tarzda öyküler üretmek adına
"kendi kendilerine oryantalizm" tuzağına düşme tehlikesi baş
göstermektedir.” (Çağlayan’ın çalışması,(Kırel, 2007, s.400’den alıntı))
İranlı yönetmen Daryuş Mehrcuyi
ise bu yöndeki eleştirilere karşı, festivallere özel film yapmanın yanlış
olmadığını, sanatsal filmlerin ancak festivallerde yer bulabildiğini,
festivallerin sanatsal sinemayı kapitalist sistemden koruduğunu hatta dünyada
hiçbir ülkenin İran’daki kadar sanatsal film yapılmadığını, İran sinemasının
dünyadaki başarısını da buna borçlu olduğunu iddia ediyor. (Özden,2006)
İran’da belli bir kitle
tarafından farklı sebeplerle eleştirilmesine, dünyadaki sinemaseverler
tarafından fazla dramatik ve mesaj kaygılı bulunmasına, Hollywood sinemasında
alışkın olduğumuz görsel efektlerden, farklı çekim açılarından,
deformasyonlardan yoksun olmasına, ülkedeki siyasi ve sosyal değişime direnmesi
ve rejim değişiminden büyük darbe almasına rağmen gösterdiği gelişim ve mevcut
konumu ile İran sineması takdiri fazlasıyla hak ediyor.
Bu noktada İran sinemasının
önemini anlamak ve ona gereken değeri vermek için İran’ın sinema ile ne zaman
tanıştığına, dini otoriteler tarafından karşılaştığı sert tepkiler döneminden,
geçtiğimiz ay 31. Fecir Film Festivalinin kapanışında konuşan İran İslami
Kültür ve İrşad Bakanı’nın “İslam İnkilabı Rehberi Humeyni’nin de buyurduğu
gibi sinema ülkenin ilerlemesi yolunda bir anahtardır.” noktasına nasıl
geldiğine bakmakta fayda var. (Fars Haber Ajansı, 2013)
Kaynakça
AKTAŞ, Cihan (2005) Şark’ın Şiiri: İran Sineması, Kapı
yayınları
BATUR, Sabire ( 2007) Siyasal İslam Sinema Örneğinde İran
Sineması, Doktora Tezi, İzmir
BERBER, Fatma (2011) Devrim Sonrası İran’da Sinema
Endüstrisi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
ÇAĞLAYAN, Ayşe( 2011) Gerçekçilik Bağlamında İran
Sinemasında Dil ve Estetik, Yüksel Lisans Tezi, Ankara
FARS HABER AJANSI, (2013) İran Sineması Dünyanın Üstün 10
Ülkesinden Biri, http://turkish.farsnews.com/newstext.aspx?nn=9107144748
GÖKÇE, Övgü, İran Sinema Tarihi, http://www.mafm.boun.edu.tr/files/312_iran_sinemasi.pdf
KANAT, Fatin (2006) İran Sinemasında Kadın: Kadın Temsili ve
Kadın Yönetmenler, Yüksek Lisans Tezi, Ankara
ÖZDEN, Tuba (2006) İran Sinemayla Nefes Alıyor http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/haber-12720-12-iran-sinemayla-nefes-aliyor.html
POUR, Makrokh Shirin (2005) Tarihsel Gelişimi İçerisinde
İran Sinemasını Etkileyen Faktörler, Yüksek Lisans Tezi.
Yorumlar
Yorum Gönder