Hayat Tam da Böyle Değil mi?
…Sonra bir
baktık dünyaya düşmüşüz. Kimimiz hayallerden, özlemlerden, umutlardan, kimimiz ise büyük aşklardan, tutkulardan, yalanlardan... Düştük bir kere, yaşıyoruz
hepimiz harala gürele. Kimimiz tam savaşın ortasında, savaşın sınırında,
namlunun gözyaşlarına teğet geçtiği noktalarda, kimimiz adı barış konmuş ama
kalbi huzura kavuşamamış yalnızlığımızda.
Yaşıyoruz işte!
Her bedenin binbir farklı gölgesinin düştüğü sularda. Gölgemize yabancı
olduğumuz saatlerin kararsızlığında. Yeri geliyor bir kitapta satır aralarına
saklanmak istiyoruz, yeri geliyor bir konserde geçmişe dönüp bugünümüze
ağlıyor, gülüyoruz. Kırıp, kalplerin içine bakıyoruz inanmak için dostluğuna, insanlığına, aşkına… Yeri geliyor kırılmış kalpleri topluyor, sevgiden harç
yapıp kocaman bir kale inşa ediyoruz.
Hayatın alev
alev yanan karanlıklarını unutmak, hayal denen bir dünyada gerçeği bulmak için
okuyoruz, gördüğümüz her yeni köşede iyi ki düşmüşüz bu dünya denen yere demek
için geziyoruz, âşık olup hayatın mayasını bozuyoruz, bir tabloda gördüğümüz
kadının özgürlüğüne bulanmak istiyoruz, namlunun ucunda barış denen kelimenin
cennette bir meyve olduğuna inanmaya başlayan hayatları seyrediyoruz.
Yani
senin anlayacağın öyle ya da böyle her şeye rağmen yaşıyoruz.
Barışı hayal edip kurşun dolu sözler sarf ediyoruz.
Gökyüzünün mavisine aşık oluyoruz, denizin mavisini kirletiyoruz.
Özgürlüğümüz için kavga ediyoruz, bir kuşu kafese kapatmaktan vazgeçmiyoruz.
Sevilmek istiyoruz, sevmekten çekiniyoruz.
Sözde insanların sözde insanlığına kanıyoruz.
Hepimiz hayal kırıklığına uğramak için, değil mi ki birilerine, bir şeylere inanıyoruz.
Ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki hayat tam da böyle…
Değil mi?
09.04.13
Yorumlar
Yorum Gönder