Ömrüm, ömrün olsun çocuk...



Sol yanım bombalanıyor Gazze’de
Bir tek çocuk ağlarken bile gülmek haram yazılsın hepimize!

Şimdi o fotoğrafına bakıyorum çocuk, bir arabanın dibine çökmüş ağlıyorsun, gazete "ailesinden on yedi kişi ölen çocuk" diye yazmış. Parmaklarımla tek tek sayıyorum. Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yutkunuyorum, yedi, sekiz, dokuz, başımı önüme eğiyorum, on, on bir, on iki, nefes alamıyorum, on üç, taşıyamıyorum bu yükü dizlerimin üstüne çöküyorum, on dört, on beş, gözlerimi susturamıyorum, on altı, on yedi, yüreğim alev alıyor. Yanıyorum çocuk, yanıyorum!

Utanıyorum çocuk, döktüğün her damla gözyaşını avuçlarımda toplamak, yüreğine serinlik olsun diye okyanuslara ulaştırmak istiyorum.

Eziliyorum çocuk, sana can, sana umut, sana gelecek vaat edemediğim için eziliyorum.
Yüreğimden dökülen tüm dualara, dilimden dökülecek küfürler, lanetler karışmasın diye mühürlüyorum kelimelerimi.

O gece, o kara günün gecesinde kim sardı seni, kim kucakladı, kim avuttu, kim elini acıyla çırpınan yüreğinin üstüne koyup “geçecek” dedi. Karanlıktan belki de ilk kez o gece korktun çocuk.

Uzandığında yatağına, perdenin gölgesi ilk kez bomba oldu, silah oldu, tank oldu belki de duvarda, kan oldu aktı gözlerinden… Annenin sıcaklığını, babanın şefkatini istedin belki o anda. Yoktular yanında, olamayacaklar…

Bu kara günlerin, kan kokan saatlerinde kıpırtısız duvara bakıyorum bazen.
Yiten canların gölgesi düşüyor duvara ölüm renginde, saydıkça sayıyorum
İsmail 9, Ahed 10,  Zekeriya 10, Muhammed 11…

Kumsalda bir topun peşinden koşarken, gülücüklerinizden mi vurdular sizi, yarınınızı bir süngünün ucunda mı sundular karanlığa, toprağa…

Sevecektin daha sen çocuk! Aşık olacaktın, bir kız için dertlenip türkü tutturacaktın o kumsalda sen, bir şiirin mısralarında ağlayacaktın bir gün,  ve bir gün evlenip baba olacaktın. Çocukluğunu aldıkları yetmedi,  aşkını, sevdanı çaldılar senden.

Sığamadık koca bir mavinin altına, bu sonsuz gökyüzü yetmedi bize.

Topraktan geldik ya, toprağa dönemeyeceğiz biz çocuk
Kabul etmeyecek bizi toprak, kanla, çocukların gözyaşları, kundakta bebekler, anaların ağıtları ile doldurduğumuz toprak kusacak hepimizi çocuk!

Gülmekten utanıyorum, rahatça yatağımda uyumaktan, sabahları güne umutla uyanmaktan, utanıyorum. Sen ve senin gibi binlerce, milyonlarca çocuğun dünyanın başka köşelerinde geleceği yakılmışken nefes almaktan utanıyorum çocuk.

Darağacında sallanırken gülüşleriniz, umutlarınız, yarınınız, ciğerlerime gölgesi düşüyor yalnızlığınızın, kara bir leke oluyor, ölüm soluyorum çocuk, seni soluyorum, seni çekiyorum içime, içimde dalga dalga büyüyorsun, öleceksek beraber ölelim istiyorum.

 19.07.14



Yorumlar

Popüler Yayınlar