Tek kanadı kırık çocuklar ve utanç kaldı geriye... Soma


Acısı hiç bitmeyen bir ülkenin, gözyaşları hiç dinmeyen çocuklarıyız biz.
Gülmekten çok ağlamayı öğretti bu ülke bize, şarkı söylemekten çok ağıt yakmayı.
Neşeli kalabalıklardan çok, büyük isyanlarda büyük cenazelerde toplanmayı öğretti.
Biz büyüdükçe acılarımız da büyüdü, derinleşti.
Gülüşlerimiz hep saniyelikti, birkaç saniye sonrası gelecek acı haberlere yenildi.
Yok yere yitirilen canların sayısını tutmaya ne defterler ne hafızalar yetmedi.
Yüreğim kömür karası bir bıçakla oyuluyor şimdi.
Gözlerime ölüm perdesi indi, mezarı başında babasına ağlayan kızı izliyorum hep.  
Kulaklarımda hıçkırıklar, “Ne olur babacım gel ya” diye ağlayan çocuğun sesini duyuyorum hep
Analar, babalar, kardeşler, eşler, çocuklar herkesin yüreği, ömrü eksik kalacak artık. 
Eksik hayatlar bir gün gülmek için bir yol bulacak da kendine, yarısı artık geceye dönmüş yüzlerce, binlerce yüreği o gülüşler de aydınlatmayacak.
Hiçbir gülüş, hiçbir kahkaha gidenin acısını unutturmayacak.
Bilirim yitirmeyi, acının nakış gibi yüreğe nasıl işlendiğini bilirim. Gülüşlerin eksik kalışını…
Beklediler, bekledik…
Bir maden kapısı önünde umutla bekleyenlere, uzaklardan dualarımızı gönderdik.
Mucizeler de var bu hayatta düşüncesiyle kendimizi saatlerce, günlerce telkin ettik.
Olmadı, bu sefer mucizeler, insanoğlunun ihmalleri karşısında yüzümüzü güldürmeye yanaşmadı.
Kömürün karasından, emekleriyle sevdikleri için aydınlık bir gün yazmak isteyen 301 can gitti.
Arkalarında bıraktıkları sorularla, hepimizin bildiği cevaplarla, utançlarımıza bir tanesini daha ekleyerek sonsuzluğa göç ettiler.
Soma, kanadı kırık çocuklar ilçesi artık.
Yan yana tesbih tanesi misali iki günde dizilmiş mezarlar ilçesi
Paylaşmayı öğrenememiş insanoğlunun,
dünyanın adaletsiz düzeni karşısında bir kez daha bozguna uğradığı yerin adıdır artık Soma…
Bencilliğimizi, kendimize söylediğimiz yalanları tekrar tekrar yüzümüze vuran, darboğazda olduğumuzu hatırlatan acının adıdır Soma…
Bazı gecelerin sabahı, bazı hataların telafisi yoktur
Dönüşü olmayan gidişin telafisi olur mu?
Kapanmayacak yaranın acısı diner mi?
Babalarının mezarı başında, yazgıları buymuş yalanıyla, kanadı kırık bırakılmış çocuklar…
432 yetim çocuk.
Umarım unutmayız, unutturmamayı başarırız.

Bu sefer hayat tam da böyle demeyeceğim elbette!
Hayat değil zalim olan, insanoğlu
Ve bu sefer sevgiyle değil,
Vicdanlı kalın demek geliyor içimden…
 18.05.14


Yorumlar

Popüler Yayınlar